Dervişoğlu’ndan ‘Ayhan Bora Kaplan’ soruşturma tepkisi

admin

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu.

Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

-105 yıl sonra içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarına ne kadar benzer olduğunu, nasıl bir çaresizlik içinde olduğumuzu bir kere daha sıralamayacağım; bunun hamasetine de yaslanmayacağım. 

-Buradan milletimizin kırık kalbine, incinen gururuna, çiğnenen onuruna, zedelenen ruhuna bir vesvese daha vermeyeceğim. Bizler iyi ve cesur insanlar; çarşıdan, pazardan, hastaneden, mahkemeden, okuldan, karakoldan habersiz, şuursuz ve duyarsızlardan, yani milleti maraba sayanlardan değiliz.

-Çocukluğunda bağdaş kurup oturduğu yer sofralarını, yere düşen ekmeği öpüp alnına koymayı, yatarken dua ettiği Yaradan’a sadece kendisi için değil; vatanı ve milleti için de kalpten dua edenlerdeniz. Bizler bu toprakların değerlerine yabancılaşmış aymaz atanmışlardan hiç değiliz. 

-Bugün burada 105 yıl sonra tekrarlanması ve hatırlanması gereken şey; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm sorunları çözmek için ortaya koyduğu milli hakimiyete dayanan kayıtsız şartsız müstakil bir Türk devleti tesis etme ülküsüdür.

-Her darbe bir vesayet kattı hayatımıza. 2005 yılında vesayetten doğanlar, FETÖ vesayetini armağan ettiler Türkiye’ye. Çıkarları çatışınca, 17/25 Aralık’tan sonra FETÖ ile sözde mücadele edenlerin vesayeti başladı. 

-15 Temmuz’da, hain darbe girişimi sonrası ise olağanüstü hal vesayetiyle tanıştık. Son olarak 24 Haziran 2018’de, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yarattığı tek adam vesayeti çöktü tüm kasvetiyle üzerimize. Daha kötüsü ise her vesayet döneminin muktedirlerine göre karar veren, Türk yargısının durumu idi.

FETÖ ile sözde mücadele edenlerin, senin FETÖ’cün, benim FETÖ’cüm borsasında yatırımı muktedirlere yapan yine yargı idi. OHAL’de ise önce yaşları kurutup sonra hepsini ateşe verdi. Tek adam sisteminde Sinan Ateş’in kanıyla iddianame yerine hatır senedi yazan da o senedi cirolayan da yine yargı idi.

-Mahkemelere, yargıya, adalete artık kim güvenebiliyor ki? Kendisine yapılan haksızlığa karşı, güvenle ve inançla “Ankara’da hakimler var diyerek.” kim kendini teskin edebiliyor? Hangimiz karakoldan aranınca, adliyeden tebligat gelince, gönül rahatlığıyla yaptığından ve yapmadığından emin olarak oralara gidebiliyor ki?

-Çok yakın zamandan bir örnek olarak Ankara Organize Suçlar Müdürü, savcılığa gidip ifade vermek istiyor. Savcı, ifade vermeye gelene gözaltı kararı çıkartıyor.

-Emniyete güvenmeyip, jandarmaya aldırıyor. Jandarma alıp İstihbarat Teşkilatı’na götürüyor. İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve beraberindekiler tutuklanıyor hiçbir şey olmasa bile belli ki bir şeyler oluyor.

Yorum yapın